4 Ağustos 2024 Pazar

Uygur Devleti: Orta Asya'da Bir Medeniyetin Yükselişi

 Uygur Devleti: Orta Asya'da Bir Medeniyetin Yükselişi

 

Uygur adı, şahin sürati ile dolaşan ve hücum eden anlamı taşımakla birlikte, Arap kaynaklarında “Dokuz-Oğuz” olarak geçmektedir.

Ötüken, Kansu ve Doğu Türkistan'da bir hakanlık ve iki devlet kurmuş olan Türk boyudur. Uygurların anayurtları Baykal Gölü’nün güneyindeki Orhun, Selenga ve Tala nehirlerinin bulunduğu bölgedir. Bilinen tarihleri Büyük Hun İmparatorluğu ile başlar. Tabgaçlar (386-534) devrinden sonra beşinci yüzyılın ikinci yarısında beylik kurdular.

Göktürklerin ilk zamanlarında Selenga Nehri etrafında oturuyorlardı. Yedinci yüzyılın ilk çeyreğinde Sir-Tarduşların altı kabileden meydana gelen birliğine katıldılar. P'u-ku, Tongra, Bayır-ku ve Fu-lo-pu kabilileri de Uygurların etrafında toplanarak, hep beraber Uygur adını benimsediler. Beyleri, Erkin ünvanını taşıyor ve elli bin muharip asker çıkarabiliyorlardı. Göktürklerin zayıflamasıyla, kuvvetlendiler ve Basmillerle birleşip Göktürk Devleti’ne son vererek kendi devletlerini kurmuşlardır.

Uygur Hakanı Kutluk Bilge Kül, Merkezleri Ötüken olan ancak daha sonra Orhun kıyısında Ordu-balık şehrini kurup burayı merkez yaptı. Kutluk Bilge Kül, 747'de ölünce yerine oğlu Moyen-çor (Bayan-çor, Bilge Kağan) Uygur Kağanı oldu. Moyen-çor (747-759), kuzeyde Kırgızlar, batıda Karluklar ve onlara yardım eden Türgişler ve Basmıllar, ayrıca Sekiz-Oğuz, Dokuz-Tatar ve Çikler ile muharebe edip, bunları kendine bağladı. Bu dönemin en önemli olayı, Araplarla Çinliler arasındaki Talas Savaşı’dır (751). Oğullarını buralara Yabgu ve Şad unvanıyla tayin etti.

Moyen-çor, Çin üzerinde de büyük bir etki yarattı. Moyen-çor'a bağlı Karluklar, Çinlilerle İslam dinini tebliğ için bölgeye gelen Müslümanlar arasında yapılan Talas Meydan Muharebesi'nde (751) İslam ordusu tarafını tuttu. Talas Meydan Muharebesinde Çinliler ağır mağlubiyete uğradı. Tarım Havzası, Uygurlara geçti ve Çinliler Orta Asya'dan çekilmek zorunda kaldı.

Bu olayların ardından Çin'de büyük gelişmeler yaşandı. Annesi Türk olan An-lu-şan adlı bir kumandan, 200.000 kişilik bir kuvvetle Çin'in merkezi şehirlerinden Lo-yang'ı 756'da, Ç'angan'ı ise 757'de zaptetti ve kendisini imparator ilan etti. Çinliler, bu durum üzerine Uygurlardan yardım istemek zorunda kaldı. Moyen-çor, Uygurları yardıma çağıran Tang İmparatoru Su-tsung'u destekledi. 757'de Lo-yang'ı ve diğer merkezi şehirleri geri aldı. Çin, yılda 20.000 ton ipek vermeyi taahhüt etti. Moyen-çor (Bilge Kağan) 759'da ölünce yerine Bögü Kağan (Alp Külüg Bilge Kağan) geçti.

Böğü Kağan, Çin'e hâkim olma niyetiyle 762'de bir sefere çıktı. Uygur Ordusu'nun Çin'e gelmesi, ülkedeki iç mücadeleleri sona erdirdi ve Çin'de birlik sağlandı. Ancak, Uygur nüfusu ve etkisi Çin'de arttı. Pek çok Uygur serbestçe ticaret yaparak, istediği kadar ipekli kumaş alıp satabiliyordu.

Böğü Kağan, Çin'in Tibetliler tarafından hücuma uğraması üzerine, Töles asıllı Çin kumandanı P'u-ku Huai-en'in davetiyle 762'de Lo-yang Seferi'ni gerçekleştirdi. Lo-yang Seferi, Tibetlileri Çin'den uzaklaştırdı ancak Türk kültürünün aleyhine oldu.

Böğü Kağan, Ötüken'e dönerken Mani dinini Türkler arasında yaymak amacıyla dört rahibi de beraberinde getirdi. Manihaizm'in kabul edilmesiyle bu din Uygur ülkesinde resmi bir mahiyet kazandı. Ancak Manihaizm, hayvani gıdaların tüketimini yasakladığı için, disiplinli ve cesur bir kavim olan Uygurların askeri vasfını zayıflattı. Göçebe yaşam tarzının yerini “yerleşik hayat” almaya başlamıştır.

Uygurlar, Manihaizm'in etkisiyle milli vasıflarına ters düşmeye başlayarak gittikçe zayıfladılar. Hükümdarlarına “Ay Tengri” unvanını vermişlerdir. Hayvancılık önemini kaybetmeye başlamış, tarıma yönelmişlerdir.

Ticaret gelişmiş, bilim ve sanatla uğraşmaya başlamışlardır.

Çin kültürü ve dininin etkisi altına girmişlerdir.

Yenisey bölgesinde bulunan ve Orhun bölgesini de kontrol altında tutan Kırgızların taarruzuna dayanamadılar. Kırgızlar, 840 yılında kalabalık kuvvetleriyle Uygur topraklarına girdiler. Uygur başşehri Ötüken'i zapt ederek son hakanlarını öldürdüler. Ötüken'de devletleri yıkılan Uygurlar, büyük topluluklar halinde yurtlarını terk ettiler. Karakurum ülkesine, Çin sınırına ve özellikle zengin ticaret merkezlerinin bulunduğu İç-Asya'daki Beş-balık, Turfan ve Kuça bölgelerine göç ettiler.

Uygurların Ötüken'den göçleri, Hâkan ailesine mensup Vu-hi Tegin ve Ngo-nic Tegin adlı iki kardeş tarafından yönetildi. Bu göç, Uygur tarihinin ikinci safhasının başlangıcını işaret eder. Göçten sonra Vu-hi Tegin (841-846) kağan seçildi. Uygurlar, Kırgız ve Çin saldırılarına maruz kalarak büyük zarar gördüler. Göç eden Uygurların bir kısmı Çin'in tabiiyetine girerek Kan-Çou Uygur Devleti'ni, diğer kısmı ise eski yurtlarına dönerek Doğu Türkistan (Turfan) Uygur Devleti'ni kurdular. Ancak bu iki devlet, Bozkır Türk Devletlerinden farklı özelliklere sahipti ve genişleme ideali taşımadılar. Büyük siyasi mücadelelerden kaçındılar ve başta Çin hükümetleri olmak üzere, komşularıyla dostluk ve ticari ilişkilerini sürdürdüler.

i)      Uygurların Türk Tarihindeki Yeri ve Önemi

·        Yerleşik hayata geçen ilk Türk devletidir.

·        Türk tarihinin ilk şehirlerini kurmuşlardır (Beşbalık, Ordubalık, Turfan...)

·        Kâğıt ve matbaayı kullanan ilk Türk devletidir (hareketli ya da tahtadan harfler).

·        Manihaizm inancındaki bazı terimleri Türkçeye çevirmişlerdir 

     (Bu durum Uygurların ulusçu bir yapıya sahip olduğunu gösterir.).

·        Mimari eserler (tapınak, saray, ev vb.) bırakan ilk Türk devletidir.

·        Töreyi yazılı hâle getiren ve yazılı hukuk kuralları oluşturan ilk Türk devletidir.

·        Ciltçilik, fresk ve minyatür sanatının ilk örneklerini vermişlerdir.

·        Gök Tanrı inancını terk eden ilk Türk devletidir.

·        İlk kez kütüphane kuran Türk devletidir. Öğretmenlere "bahşi" adı verilmiştir.

·    Altay dil grubundan Hakaniye lehçesiyle konuşan Uygurlar, "Soğd alfabesi"nden etkilenilerek kendilerine özgü 14-18 harfli bir alfabe oluşturmuşlardır.

·        Karabalgasun, Şine-Usu, Moyen-Çur, Taryat ve Süci Yazıtlarını bırakmışlardır.

·        Mimaride Türk üçgeni tarzını ortaya çıkarmışlardır.

·        Orta oyunu ile Türk tiyatrosunun ilk örneklerini vermişlerdir.

 

i)  Türklerin yerleşik yaşama geçişinin kesin kanıtları arasında şunlar yer alır: 

·        Tarımsal faaliyetler

·        Sulama kanalları

·        Su değirmenleri

·        Tarım aletleri (saban, çapa, orak, tırpan vb.)

·        Tohumluk buğday ambarları

·        Halktan toprak, konut veya ürün vergisi alınması

·        Mimari eserler (saray, sur, tapınak, ev vb.)

·        Matbaa kullanılması

·        Kitap ya da arşiv belgeleri

·       Fresk (duvar süsleme), vitray (cam süsleme), minyatür vb. süsleme sanatları

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder