Galya Savaşı
Bir şehir devleti olarak kurulup sonrasında devasa bir imparatorluğa dönüşen Roma, tarih boyunca var olmuş en önemli imparatorluklardan biri olmuştur. Şüphesiz Roma denildiği zaman aklımıza gelen ilk isimlerden biri olan Jül Sezar, Roma’nın ilk diktatörü olmuştur. İspanya’dan barbar kabilelerin Galya’sına, Kuzey Afrika’dan Anadolu’nun bozkırına, Mısır’ın Nil Nehrinden Akdeniz’e kadar her yerde zafer kazanmış olan esar, tarihin görmüş olduğu en büyük askerlerden biridir. Sezar, Cumhuriyet’in kuzey kesiminde hiçbir Roma generalinin fethedemediği komşu bir eyalet yer seçti, burası Galya eyaletiydi (Galya, günümüzde başta Fransa olmak üzere Batı Avrupa'nın büyük bir bölümüne tarihte verilen isimdi.).
Kitap bize sadece savaş hakkında sadece bilgiler vermiyor, aynı zamanda Eskiçağ Galya’sıyla Gal ve Germen kabilelerin yaşayış, kültür ve tarihini bizlere sunuyor. Tüm bunların dışında Sezar’ın askeri dehasını da net bir şeklide görüyoruz. Sezar’ın nasıl Sezar olduğunu, diktatörlüğe giden yolda neler yaşandığını anlayabiliyoruz. Evet Sezar askeri bir deha, iyi bir kumandan fakat bu savaşta Galya’lılar Roma’ya kıyasla oldukça zayıf diyebiliriz. Galya düzenli bir orduya sahip değil, savaş stratejileri yok, ayrıca Galya tek bir devlet değil yüzlerce kabileden oluşuyor. Bu kabilelerin hiçbiri yalnız başına Roma’ya meydan okuyamazdı. Bu durumun farkında olan birisi vardı Vercingetorix. Vercingetorix, Roma’ya Galya kabilelerini birleştirmeye çalışıyordu. Belki savaşın bu kadar uzamasını sebebi buydu. Işte burada Sezar’ın askerin becerilerini görüyoruz. Kitapta ordu yönetimi, arazi kullanımının ve savaş psikolojisinin nasıl olması gerektiği ile ilgili güzel ayrıntılar görüyoruz.